Hyaluronik ( Hiyalüronik ) Asit (C14H20NNa11), uzun zincirli doğal bir şeker olan bir
polisakkarittir. Bu asit, insan vücudunda bir yapıtaşı olarak, her türlü dokuda
(epitelyumdan sinir dokusuna kadar) ve eklem sıvısında bulunan yaşamsal bir
moleküldür.
Hyaluronik Asit ( kısaca; HA) tüm
yaşayan organizmalarda mevcut bulunur ve beden dokularının hücreleri arasındaki
boşlukların en yaygın bir bileşenidir. Hyaluronik Asit kimyasal yapı kimliğine
sahip bir mukopolisakkarid ise de en basit bakterilerde ve insanlarda bulunur. İnsanlarda
Epidermis
tabaka içindeki Fibroblast hücreler tarafından üretilir.
Fiziksel
ve kimyasal zararlara karşı cildi yumuşatıcı bir rol oynar. Bedenin ürettiği
Hyaluronik Asidin % 50'si üst deride ( Epidermiste ) bulunur ve kandaki
yarılanma ömrü çok kısa (2,5-5,5 dk.) olduğu için kısa sürede metabolizmdan
atılır. Vücutta üretilen Hyaluronik Asit gibi dışarıdan destek olarak alınan Hyaluronik
Asit ’de Dermisten Epidermis’e doğru yani cildin iç katmanlarından dış yüzeyine
doğru cildi nemlendirir. Alerjik bir etkisi yoktur.
Hyaluronik
Asit, olağanüstü düzeyde çok güçlü bir nem tutucudur. Doğal yollardan cildin
dolgun görünümünü sağlar. Kendi ağırlığının 1000 katı su tutabilerek cildin sürekli
nemli kalmasına destek verir. Hyaluronik Asit, doğal olarak insan vücudunda
hücreler arası boşluklarda bulunmaktadır. Eşsiz su
tutma özelliklerinin sonucu ciltte pürüzsüzlüğün ve yumuşaklığın artması,
kırışıklıkların azalmasıdır.
Gözün camsı sıvısı, kıkırdak, eklem sıvısı, alt deri (
Dermis ), üst deri ( Epidermis ) ve göbek kordonu gibi vücutta farklı
bölgelerde bulunur.
Cildimizi genç ve diri gösteren güç bu Hyaluronik Asidin
gücüdür. Ancak ilerleyen yaşla beraber ciltteki oranı azalır ve topikal
ürünlerle bu kaybın telafi edilmesi gerekir. Cilt bakım ürünlerinde
kullanılması son derece yaşamsal olan bu etkili bu madde aynı zamanda yara
iyileştirici özelliğe de sahiptir.
Hiyaluronik Asit, bakteriyel
enfeksiyonların azalmasında yardımcı olabilir ve birçok araştırmada bakteri
neslinin gelişimini engelleyebildiği görülmüştür.
İnsanlar yaşlandıkça derinin dermis tabakasında bulunan
elastin ve kollajen liflerin kalitesi bozulmakta ve buna bağlı olarak, yüz
kırışıklıkları oluşup derinleşmektedir. Hyaluronik Asit özellikle yüzdeki
çizgilerin azaltılması ve dudakların kalınlaştırılması için kullanılmaktadır.
Hyaluronik Asit gibi polisakkaritlerin eksikliğinde
kollajen ( bağ dokusu liflerinin yapısını oluşturan ana protein ) veya bağ
dokusu Hyaluronik Asit hastalığı gelişir; dolayısıyla iskelet, eklemler,
tendonlar, deri, gözler ve kan damarlarının fonksiyonları bozulur.
Bağ Dokusu ve Hiyeralonik
Asit ilişkisi
Bağ
dokusu, vücudumuzdaki en yaygın dokudur. Bu dokunun diğer dokulara nazaran
hücre sayısı az, ara maddesi ve lifi çoktur. Kemik, kas, kan damarı, sinir gibi
birçok dokunun birbirleriyle irtibatını ve bütünlüğünü sağlayan bu doku, bir
anlamda birleştirici-destekleyici gibidir.
Tüm hücresel besinler ve metabolik
atıklar bağ doku içindeki hücresel arası boşluk boyunca taşınırlar.
Bağ dokuya
çeşitli özellikler kazandıran farklı organik bileşikler vardır. Bunların en
önemlisi bu Hyaluronik Asittir. Bağ dokusunu oluşturan hücre ve lifler, Hyaluronik
Asitle birlikte birçok maddenin oluştuğu yapısal bütünlüğün içine yerleşmiştir.
Bu
aside, bağ dokularındaki temel bileşik olmasının yanında, nörolojik başta olmak
üzere, birçok biyolojik fonksiyonun yerine getirilmesinde önemli roller
verilmiştir. Horoz ibiği, bebek kordonu ve diğer bazı Hyaluronik Asit hayvani kaynaklardan
saflaştırılır; Ayrıca, bakteriden fermantasyon ve doğrudan ayırma ( izolasyon )
metotlarıyla elde edilebilir. Bir kısmı da dalakta metabolize olur. Dışarıdan
alındığında Hyaluronik asit bir şekilde alerjik reaksiyonlara sebep olmaz.
Hyaluronik Asit, dokuların hidratasyonu ( kimyevî reaksiyon sonucu su ile birleşmesi ) ve nemlenmesinde, dokulardan madde geçişinde, hücrelerin Hyaluronik Asit hücre hareketinde, farklılaşmasında ve bölünmesinde, eklem kayganlığının sağlanmasında, kan akımıyla yaşayan cilt hücrelerine temel besinlerin taşınmasında vazife görür.
Hyaluronik Asit ile cilt doku hasarlarında
ve bakımlarında dermokozmetik bakım ürünlerle destek yapılmalıdır.
Bu
yüzden ortopedi, romatoloji, oftalmoloji, dermatoloji ve kozmetolojide
kullanılmaktadır. Hyaluronik asit, enjekte edildiği yerde, yapısında ve
şeklinde uzun süre deformasyon olmadığı için yara tedavisinde de kullanılır; en
çok tercih edilen dolgu maddesidir.
Hyaluronik Asit, hücreleri koruyan ve beyaz hücreleri aktive
eden hücre göçünü kontrol eder. Hyaluronik Asit hücre içi bir madde olduğundan
bu yana bağışıklık sistemin uyarılması yoluyla antibiyotiklere olan ihtiyacın
azalması için kullanılmıştır.
Hiyalüronik Asit,
*Hiyalüronik Asit, Hücreler
arasındaki boşlukta bulunur.
*Hiyalüronik Asit, Hücreler arasındaki,
bu boşluğun ana öğesidir.
*Temel yapısal elemanı olarak hizmet
eder.
*Hiyalüronik Asit, Hücreler arasındaki
nemi kilitler.
*Hiyalüronik Asit, Hücrelerarası
boşluğun yapısal bütünlüğünü destekler.
*Hiyalüronik Asit, cilt hücreleri
arasındaki boşlukları doldurur.
*Hiyalüronik Asit, cildi yumuşak, pürüzsüz
ve esnek yapar.
Fakat yaşlandıkça klinik olarak
kanıtlanmış olan iki faktörle ciltteki Hiyalüronik Asit içeriği fibroblastların
azalması ile değişir. Bir başka deyişle buna bağlı olarak ciltte bulunan Hyaluronik
Asit miktarı ve kalitesi yaş ilerledikçe düşmektedir.
Zaman içerisinde ister doğal
yaşlanma sürecine isterse zararlı kimyasal maddeler, alkol ve sigara tüketimi,
kötü ve yetersiz bakım, genetik özellikler, hastalıklar ve güneş ışığı gibi içsel
ve çevresel faktörlerle olsun vücuttaki doğal Hiyaluronik Asit stoku azalır ve yok olur.
Cildin
kollajen yapısının bozulmasının ana sebebi, kollajeni destekleyen Hyaluronik Asit
stokunun azalmasıdır. Yaşlanmaya bağlı olarak çeşitli faktörlerle üst derideki Hyaluronik
asit seviyesi düşer ve neticede cilt yaşlanır, incelir; cildin nemi azalır,
esneklik ve gerginliği kaybolur. Hyaluronik Asitli kremler deriye
uygulandığında derinin nem oranı artar; deri üzerinde ince bir film tabakası
oluşur ve deri yumuşar; cildin esnekliği ve yeniden yapılanması sağlanır.
Kullanımı Amerikan " Federal İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) " tarafından 2003'te onaylanmıştır.
- Hücreler arası çimento
görevi yaparak hücreleri birbirine bağlar.
- Vurmalara, şoklara
karşı tampon veya yastık vazifesi görür.
- Kayganlığı sağlar ve
şoku emer eder. Esneme ve kıvrılmalarda bağ dokusundaki bütün hücrelerin
birbirleri üzerine kaymalarına yardımcı olur.
- Bebek cildinin
yumuşaklığı, nemliliği ve gerginliği, bebeğin anne karnında yüzdüğü amniyotik
sıvının Hyaluronik asit bakımından çok zengin olmasına bağlıdır.
- Kıkırdak hücreleri gibi
doğrudan kan temini olmayan hücreler için Hyaluronik Asidin su tutma
kapasitesi; bu hücrelerde besinin sağlanması ve atıkların hücrelerden
uzaklaştırılması gibi önemli biyolojik fonksiyonların gerçekleşmesine yardımcı
olur. Aynı zamanda deri altı dokuların büyümesi, gelişmesi ve tamirinde rol
oynar.
- Doku mühendisliği ve
ilâç taşıma sistemlerinin temel bileşeni olabilecek, yeni, biyo-uyumlu ve
biyolojik olarak parçalanabilen polimer üretimine uygundur.
Son 20 yılda Hiyaluronik Asidin
özellikle estetik kullanımı içlerinde eklem ağrılarının tedavi edilmesi,
doğurganlık kliniklerinde kullanım ve doku çoğaltmanın da bulunduğu çok geniş
bir alana yayılmıştır. Geçen birkaç yılda biyoteknoloji ile Hiyaluronik Asit
türevleri, bu dikkate değer molekülün potansiyel uygulamalarını artıracak, daha
etkin moleküler etkinliğe geliştirilmiştir.
Derleyen
Literatürler
*Alpaslan
GH, Alpaslan C. Efficacy of temporomandibular joint arthrocentesis with and
without
injection of sodium hyaluronate in treatment of internal derangements. J Oral Maxillofac Surg 2001
Jun;59(6):613-8; discussion 618-9.
injection of sodium hyaluronate in treatment of internal derangements. J Oral Maxillofac Surg 2001
Jun;59(6):613-8; discussion 618-9.
*Altman
RD, Moskowitz R.Intraarticular sodium hyaluronate (Hyalgan) in the treatment of
patients with
osteoarthritis of the knee: a randomized clinical trial. Hyalgan Study Group.J Rheumatol 1998
Nov;25(11):2203-12
*Beck DE.The role of Seprafilm bioresorbable membrane in adhesion prevention.Eur J Surg Suppl
1997;(577):49-5
osteoarthritis of the knee: a randomized clinical trial. Hyalgan Study Group.J Rheumatol 1998
Nov;25(11):2203-12
*Beck DE.The role of Seprafilm bioresorbable membrane in adhesion prevention.Eur J Surg Suppl
1997;(577):49-5
*Becker
JM, Dayton MT, Fazio VW, Beck DE, Stryker SJ, Wexner SD, Wolff BG, Roberts PL,
Smith LE,
Sweeney SA, Moore M.Prevention of postoperative abdominal adhesions by a sodium hyaluronate-based bioresorbable membrane: a prospective, randomized, double-blind multicenter study.
Sweeney SA, Moore M.Prevention of postoperative abdominal adhesions by a sodium hyaluronate-based bioresorbable membrane: a prospective, randomized, double-blind multicenter study.
*J
Am CollSurg 1996 Oct;183(4):297-306
*Condon
PI, McEwen CG, Wright M, Mackintosh G, Prescott RJ, McDonald C. Double blind,
randomised,
placebo controlled, crossover, multicentre study to determine the efficacy of a 0.1% (w/v) sodium
hyaluronate solution (Fermavisc) in the treatment of dry eye syndrome.Br J OphtHyaluronik asitlmol 1999
Oct;83(10):1121-4
placebo controlled, crossover, multicentre study to determine the efficacy of a 0.1% (w/v) sodium
hyaluronate solution (Fermavisc) in the treatment of dry eye syndrome.Br J OphtHyaluronik asitlmol 1999
Oct;83(10):1121-4
*Gürsoy, A. (2002).
Kontrollü Salım Sistemleri, Kontrollü Salım Sistemleri Derneği Yayını No:1,
Elma Basım Yayın, İstanbul.
*Luo, H.,Li, N.B.,
Lio, S.P. Biosensors and Bioelectronics 45, 81-86 (2005).
*Maleki, A.,Kjoniksen, A.L., Nystrom, B. CarbohydrateResearch 342 (18), 2776-2792 (2007).
*Tırnaksız, F., Kaymak, Y. Türkiye Klinikleri Journal of Dermatology18(1), s. 9-16 (2008).
*Süldür, N. Fiziksel Tıp ve ReHyaluronik asitbilitasyon Dergisi 2(3), 2002.
*Yu, H.,StepHyaluronik asitnopoulos, G. MetabolicEngineering 10 (1), 24-32 (2008).
*Koolman, J.,Röhm, K-H., Çevirenler: Yeşilkaya, A., Baykal, A., Alper, Ö. Renkli Biyokimya Atlası, Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, s.37,41, 315 (2002).
*Maleki, A.,Kjoniksen, A.L., Nystrom, B. CarbohydrateResearch 342 (18), 2776-2792 (2007).
*Tırnaksız, F., Kaymak, Y. Türkiye Klinikleri Journal of Dermatology18(1), s. 9-16 (2008).
*Süldür, N. Fiziksel Tıp ve ReHyaluronik asitbilitasyon Dergisi 2(3), 2002.
*Yu, H.,StepHyaluronik asitnopoulos, G. MetabolicEngineering 10 (1), 24-32 (2008).
*Koolman, J.,Röhm, K-H., Çevirenler: Yeşilkaya, A., Baykal, A., Alper, Ö. Renkli Biyokimya Atlası, Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, s.37,41, 315 (2002).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder